“HANİ EKONOMİ BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇİNCE UÇACAKTI?”

9 Kasım 2020 15:55

Meclis kürsüsünden esnafın ve işsizlerinin durumunu dile getiren İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur, konuşmasında ekonominin geldiği durum için başkanlık sistemine ve hükümete yüklendi.

İşte, İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur’un 4 Kasım2020 tarihli TBMM Genel Kurul’unda yaptığı “Esnafın Sorunları” konulu konuşmasının tam metni:

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bu kanunla "Alacakları yeniden yapılandıralım." demişsiniz. Ekonominin gidişatı için bir yapılandırma yapılması zaruret ama yine yöntem yanlış. Önce şunu belirtelim: Pandeminin ekonomik sonuçları için önerdiğiniz yapılandırmaya salgından dolayı gerek duyulmadı. Ben bir önceki konuşmamda da söylemiştim, salgından önce başlayan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminiz ve israf ekonominiz sonucu içine düştüğümüz yapısal, ekonomik ve siyasal tıkanmanın sonucu bu.

"Ekonomi, başkanlık sistemine geçince uçacak." demiştiniz, fos çıktı, tıkanmanın zararları ve getirdikleriyle salgın ekonomisini yönetmekte zorlanıyoruz ve mecburen yapılandırmalara gidiyoruz. Yanlış olan şu:

Bu yapılandırmalar bir sistem, bir program dâhilinde değil; yani, bir makro ekonomi stratejisi kapsamında yapılmıyor. Her defasında uzatmalar hâlinde taksit taksit gerçekleşiyor. Dayanağı nedir, sonu nedir, nereye varılmaya çalışıyor belirsiz. Öngörülebilirlik, piyasaları asıl etkileyen şey ve en önemli şey aslında ama bizim, sizinle öngörebildiğimiz, gidişatın sürekli daha kötüye gittiği.

Diyorsanız ki "Bizim, bir makro ekonomi politikamız var, o da damat beyin geçen ay açıkladığı Yeni Ekonomi Programı." o program bir ay içerisinde çoktan 2023 döviz kuru hedeflerini geçti. Her boyutuyla gerçeklikten uzak bir program olduğunu gördük hepimiz. Ha diyorsanız ki, bizim ki o program değil, o zaman başka. O zaman geçen ay damat beyin bize açıkladığı neydi? Şimdi, bakın, neyle oynuyorsunuz? Kurumlarla, liyakatle ve istatistiklerle. E şeffafız demekle öyle şeffaf da olunmuyor.

Arkadaşlar, kısa çalışma ödeneğinden faydalanan 1 milyondan fazla vatandaşımız var, ücretsiz izne çıkarılmış 2 milyondan fazla vatandaş var. Bunlar, bin lira aylıkla geçinmeye çalışırken hâlâ istihdam içinde sayılıyorlar ve istatistiklerinizde de iş gücüne katılım oranı düşürüldü ve aktif iş arayan 2 milyona yakın vatandaş azaltıldı. "4 milyon 200 bin işsiz var." diyorsunuz -sizin rakamlarınız- ama az önce saydığım rakamlar 5 milyon daha yapıyor yani toplam 9 milyon. Yani, aslında işsizlik yüzde 13,4 değil, yüzde 27.

Bir de gizil işsizlerimiz var. İşli, yani çalışan kime deniyor? İşi var, emek koyuyor ve emeğin karşılığını alıyor değil mi? Şimdi, istihdam içinde çalışan gözüken milyonlarca esnafımız da gizli işsiz. Açıyor dükkanını erkenden, sabahleyin geliyor işyerine, kepengini indiriyor ve akşam işi siftahsız bitiriyor. Bu vatandaşlarımız sizin istatistiklerinizde değil, hiçbir istatistikte yok ama ülkenin her köşesinde var bunlar.

Çıkın sokaklara soruyor esnafımız, yıllarca vergilerini verdikleri halde kendilerine bu zor zamanda neden destek çıkılmadığını soruyorlar. Kredilerin aslında bir yardım olmadığını, eninde sonunda geri ödeyeceklerini biliyorlar. Onlar adına soruyoruz: Olmayan gelirle esnaf birikmiş borcu nasıl ödeyecek? Şimdi, verdikleri vergilerin israfa gittiğinin, kendilerine kaynak kalmadığının ve asıl sorunun iktidarın kötü yönetimi olduğunun da farkındalar. Her şeyi dolarla alırken, gelirler artmadan kurdaki artış maliyet artışlarına sebep olduğu için "Dövize bakmıyorum." diyen Hazine ve Maliyenin başındakine de kızgınlar. Memleketi ithalat cenneti hâline getirdiler diye kızgınlar. Kendilerinden yüzde 20 stopaj alındığı hâlde, kaymak tabakaya vergi indirimlerinin aflarını bol keseden dağıtmanıza da kızgınlar. Gelir adaletsizliğinin devlet eliyle artırılmış olmasına da kızgınlar ve muhtemelen burada kurumlar vergisinde de ciddi düşüşlere gidilmesi için kanun teklifi konuşulacağını duysalar buna da kızarlardı. Şimdi, daha iki hafta oldu, burada söylemiştim, sonunu düşünmeden borçlanıyorsunuz. İsrafla bütçe açık veriyor ama içiniz rahat, keyfiniz gıcır ne de olsa vatandaş öder koyduğunuz vergilerle, adaletli adaletsiz fark etmiyor.

Yine, geçen hafta ben bu kürsüde dedim ki: Vatandaş taş mı yiyecek? Karar verdim, bu kürsüye her çıktığımda, onlara siz gerçekten ekmek buluncaya kadar soracağım: Taş mı yiyecek vatandaş? Çünkü biz kötü ekonomi yönetiminizin sonuçlarını çalışanın, emekçinin primleri üzerinden, 25 yaş altı gençlerimizin ve 50 yaş üzerindeki vatandaşlarımızın haklarından keserek telafi etme çabalarını kabul etmiyoruz. Ben sözü Âşık Mahzuni'ye vereceğim:

"İnsanın kanından yiyip içenler,

Beyler sofrasında yüksek uçanlar,

İzini kaybedip vurup kaçanlar,

Arkasına bakınmaya az kaldı.

Bu kavgada kim yürüdü, kim döndü,

Esamemiz okunmaya az kaldı,

Bu düğünün sonu mutlak gelecek,

Al kınalar yakınmaya az kaldı."

Az kaldı arkadaşlar, az kaldı arkadaşlar, az kaldı arkadaşlar!

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

*HABER MERKEZİ

Bu haber 1826 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...