ÖZLENEN KABUNE VE İRMİK HELVASI MI?

8 Temmuz 2024 17:20

Cumartesi akşamı İstanbul Bağcılar Belediyesi Halk Sarayında,
Isparta Belediye Başkanını Sn. Şükrü BAŞDEĞİRMEN'in de katıldığı yemekteydik. Düğüne koşar gibi, İstanbul'un bir ucundan, Pendik'ten Bağcılar'a, büyük bir heyecanla gittik.
Cumartesi trafiğinin yoğunluğunda zar zor ulaşabildik. Bu güzel şenliği, buluşmayı, kavuşmayı İstanbul Ispartalılar Gönül Birliği Derneği, Vakıfları, İlçe ve Köy Dernekleri, Isparta Belediyesi desteği ile ve Bağlarbaşı Belediyesi yardımıyla düzenlemişlerdi.
Halk Sarayının yanındaki boş alanda kazanlar kurulmuş ateşler yanıyordu. Isparta düğün yemeklerinin en kalabalık aşçı ekibi buradaydı. Yayla çorbası, Kuru Fasulye, kabune ve tereyağlı irmik helvası hazırlanıyordu. Sanki Osmanlı Ordusu sefere çıkar gibi büyük bir ekip Isparta'dan ne var ne yok yükleyip, kalkıp buraya getirmişler! Birkaç gün konaklayıp, Balkanlara sefere devam edecek gibiydi. Ekip kuvvetliydi. Başkan yardımcısı Emre Kılınç ekibini denetliyordu.
Sanki şenlik vardı. Sanki düğün vardı, seferberlik vardı. Herkes büyük bir coşkuyla ve heyecanla onlarca masayı süslemiş hazırlamıştı. Masada neler yok du ki! Başkan Yardımcısı Dr. Uğur Büyükçulcu '' Masada ne görüyorsanız, hepsini Isparta'dan getirdik. '' Ekmek de İslamköy'den ''diye ekledi. Başkan Yardımcısı Özler Erdoğan ise,
''Kiraz Isparta'dan, Kayısı Isparta'dan,
Elma Isparta'dan, domates, biber, soğan, tuz, gül lokumu ve yemek malzemeleri hepsi Isparta'dan'' diye ekledi. Biz yemek yerken bir görevli sırtındaki metal depodan yerlere gül suyu sıkıyordu.
Etraf mis gibi gül suyu kokuyordu.
Yemekler çok lezzetliydi. Neşe içerisinde, sohbetle bol bol Kabune yedik. Yeni dostlar edindik. Birbirimize telefonlar, kartlar verdik, aldık. Tam Isparta düğün yemeği tadı ve tuzu, muhabbetini doyasıya yaşadık. Çok mutlu olduk.

Her şey düşünülmüştü. Ama çocukluğumuzun hatıralarından; Isparta'nın el emeği göz nuru halı tezgâhı ve meşhur Isparta halıları unutulmuştu. Keşke bir köşede olsaydı.
Eski Bakanımız Erkan Mumcu da gelmişti. Konuşmalar, tanıtım videolarından sonra yöresel saz sanatçıları ve BAŞKAL sahne aldı. Çiftetelliler, harman dallarıyla, oyun havalarıyla sahne doldu taştı.
Türkülerle coştuk.

Penceresi dilmeden
İnip gelir inmeden
Geldi geçti gülmeden
Muhtar m'oldun Kezban yenge

Yenge yenge Kezban yenge
Muhtar m'oldun Kezban yenge
Yenge yenge Kezban yenge
Aza m'oldun Kezban yenge

Ben bu türküyü çok severim. Isparta türküsü olarak bilirim. Sanatçımız Başkal da çok güzel okudu.

Şarkılar, türküler arasında dalıp gittim. Yaz tatillerinde Isparta'ya gelirdik. Damgacı sokakta Dayım Süleyman Erdemir'in ve Hatice Çankaya Teyzemin evlerinde yaşadığımız çocukluk günlerine gidiverdim. Huriye Şener Teyzemi, Zübeyde Demir Teyzemi andım. Kaybettiğimiz büyükleri, küçükleri, annemi babamı gözyaşlarıyla hatırladım. Onları hasretle ve özlemle andım. Ruhları şad olsun.

Gece eve dönerken aklıma geldi. Acaba biz bu güzel buluşma toplantısına, kabune ve irmik helvası özlemimizi gidermek için mi gelmiştik yoksa anılarımız ve Isparta özlemi için mi oradaydık?

Bu muhteşem organizasyon için emeği geçenlere çok ama pek çok teşekkür ederim.

Selam ve sevgilerimle…

Bu haber 273 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...