Günde en az 2-2,5 lt su içmeliyiz

20 Mart 2020 17:30

Chakra Fitness Diyetisyeni Selin Sunay yazdı

 

İlk olarak Aralık 2019’da Çin’in Vuhan kentinde çeşitli hastaların belirli bir neden olmaksızın gelişen ve tedavi ile aşılara cevap vermeyen bir zatürre görülmesi üzerine  SARS-CoV-2 olarak adlandırılan yeni bir koronavirüs teşhis edildi ve Ocak 2020’den itibaren dünya genelinde yayılım gösterdi ve Mart ayından itibaren Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel salgın ilan edildi.

Hastalık belirtileri yüksek ateş, öksürük ve şiddetli solunum sıkıntıları olarak gözlemleniyor. Virüs ile enfekte olmuş kişilerden risk grubunda bulunmayanların %90’ı bu enfeksiyonu ağır bir gribal enfeksiyon şeklinde geçirdikleri gözlemlenmiş. Riskli gruplar (hamileler, yaşlılar, kronik hastalığı bulunanlar, bağışıklık baskılayıcı tedavi görenler) ise ciddi risk altında. Özellikle yaş arttıkça ağır enfeksiyon ve ölüm riski maalesef çok daha yükseliyor.

Ülkemizde ilk vaka görüldüğünden beri çeşitli önlemler alınıyor ve konuyla ilgili uzmanlar gazete ve televizyonlarda sık sık uyarılarda bulunuyor. Virüsten korunmak ve yayılmasını önlemek için ellerimizi sık sık su ve sabunla yıkamalı, gerekmedikçe evden çıkmamalı, tokalaşmamaya-fiziksel temas kurmamaya özen göstermeli, yurt dışından geldiysek 14 gün boyunca kendimizi sosyal çevreden izole etmeli ve hastalık belirtisi gösteren kişilerden uzak durmalıyız.

Bunun dışında konuya beslenme ve bağışıklık yönünden bakacak olursak, kendimizi korumak amaçlı dikkat edebileceğimiz bazı şeyler var. Örneğin bu dönemde diyabet, insülin direnci, kalp hastalıkları, tansiyon gibi kronik hastalıkların beslenme tedavilerinde dikkat etmemiz gereken noktalara daha fazla önem verebiliriz. Hem hijyen hem de sağlık açısından bu dönemde yiyeceklerimizi dışarıdan sipariş etmek yerine evimizdeki malzemelerle öğünlerimizi hazırlayabiliriz. Bu sayede evde kalmamız gereken bu dönemde azalan hareket sebebiyle kilo artışının da önüne geçmiş oluruz.

 Hamile olmayan ve herhangi bir sağlık engeli bulunmayan kişilerin günlük 1000 mg C vitamini takviyesi alması bağışıklığı güçlendirmek adına iyi bir adım olacaktır. Daha önce yaptırdığınız kan tahlillerinize göre doktorunuz tarafından verilmiş vitamin takviyelerinizi kullanmaya devam ediniz. Multi vitaminler herhangi bir vitamin eksikliğini giderme konusunda yeterli değillerdir. Yine bir başka bağışıklık güçlendirici vitamin takviyesi olarak Kara Mürver özü içeren şurup veya tabletler günlük tüketim önerileri aşılmadan kullanılabilir. Probiyotik takviyelerde bu dönemde bağışıklığın desteklenmesi için oldukça faydalıdır. Hamile olmayan ve bu konuyla ilgili herhangi bir doktor önerisi bulunmayan kişiler günlük beslenmelerine zencefil ve zerdeçal ekleyebilirler. Bir kavanoza 2 yemek kaşığı taze rendelenmiş zerdeçal, üzerine 1 limon suyu ve kabukları, 5-6 adet tane karabiber ve 2-3 yemek kaşığı bal eklenerek oluşturulmuş karışım her gün 1 tatlı kaşığı yenilerek veya 1 fincan sıcak suda 1 tatlı kaşığı karışım eritilerek sıcak bir çay olarak tüketilmesinin faydası vardır. Bu öneriler herhangi bir sağlık engeli bulunmayan kişiler içindir. Doktorunuzun yukarıda yazan herhangi bir besine veya takviyeye karşı uyarısı varsa lütfen tüketmeyiniz.

Bunun dışında risk gruplarında bulunan veya bulunmayan herkesin beslenmesiyle ilgili dikkat edebileceği şeyler ise;

•Günde en az 2-2,5 lt su içmek. Özellikle her 15 dakikada bir bir yudum da olsa su içmek boğazın nemli kalmasını sağlar.

•Beslenmenizde günlük 2 porsiyon sebze 3 porsiyon meyve tüketmeye özen göstermek

•Kefir, yoğurt gibi prebiyotikler bağırsak florasını destekler dolaylı yoldan da olsa bağışıklığı güçlendirir.

•Sebze ve meyvelerin iyi yıkanmış olduğundan emin olmak

•Paketli gıdalar, abur cuburlar ve fastfood dan uzak durmak

•Çok fazla yağ veya şeker içeren besinlerden uzak durmak

•Bitki çayları özellikle yeşil çay gibi antioksidan kaynağı çaylar tüketmek

• evde kalmanın öneminden sık sık bahsediyoruz ancak diğer insanlardan izole şekilde parklar, yürüyüş alanlarında açık hava yürüyüşler yapmak moral motivasyonunuz açısından iyi gelecektir. Tabi diğer insanlarla mesafemize dikkat etmeli aramızda 1-2 metre boşluk bırakacak şekilde hareket etmeliyiz.

Bu öneriler günlük hayatta her zaman dikkat etmemiz gereken şeyler aslında. İstatistikleri inceleyecek olursak virüs kaynaklı ölümlerin büyük çoğunluğunu 80 yaş ve üzeri bireyler oluşturuyor. Daha erken yaşlarda ise eşlik eden en az 1 hastalık daha bulunuyor. Ancak yaşımızın genç olması veya bağışıklık sistemimizi zayıflatacak herhangi bir hastalığımızın bulunmaması risk taşımadığımız anlamına gelmez. Belki hafif veya ağır bir grip şeklinde atlatabilecek bile olsak çevremizdeki insanların sağlığını tehlikeye atmamak için lütfen bu süreçte evlerimizde kalalım zorunda kalmadıkça dışarıya çıkmayalım.

Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun.

 

Bu haber 1264 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...